Yolun başındayken alınmalı bazı kararlar. Tanınırlık mı kazanmak istiyorsun, saygınlık mı?
Saygınlık derseniz, benim yıllardır izlediğim yolu öneririm. Sektörünün inceliklerini çöz. Başarılı şeyler yap ve sergile. Göründüğü kadar zor. Zaten herkesin yapabileceği kadar kolay olan şey, nasıl saygınlık getirsin ki? Saygı her zaman ortaya koyulan çaba miktarınca gıdım gıdım kazanılır.
Ama…
Tanınırlık diyorsanız, benim de bundan sonra önemsediklerimdir tanınırlığı getiren.
Eğlence (entertainment). Yada ciddiyet dışında kalan şeyler…
Hedef seçimine göre yöntem de bariz olarak değişiyor, fark edeceksiniz.
İşinle ilgili sektörel bir çaba ortaya koyarsın. Ne olur? Hak ettiği değeri görmeyebilir. (sebeplerine gelicem)
Ama sadece psikolojiyle yetinmemiş ve sosyolojiyide içine katmış bir pazarlamacı şunu mutlaka görmelidir.
Fikirlerin, söylediklerin, çabaların, ürünlerin, başarıların ve yayılmasını istediğin herhangi birşey…
Bunlar tanınırlığına bağlıdır. Ve tanınırlık da demografiye göbekten bağlıdır. Basitçe bir örnek. En yeni jenerasyon? Z kuşağı deniliyor. Kişisel markalaşmak mı istiyorsun. Onlarla sırt sırta vermen gerek. Bir şekilde sergilediklerinin bir kısımları ergenlere de seslenmeli.
Bakın onlar sizin sektörel dil ve üslubunuzu çok bilmezler. Çaba, başarı ve saygınlık denilen şeyler için daha çok yenidirler.(genelleme yapıyorum çünkü zaten sosyolojide istisnalar önemsenmez)
İnsanlık boyunca en genç kuşak her zaman daha az ciddi meseleler, eğlence-makara, sansasyon, dedikodu ve gündem mikropluğuyla geçirir vaktini. Mikropluk diyorum, yani kendi gündeminde ne varsa onu çevresine bulaştırır anlamında. Onlar yeryüzünün en sosyalleridir. Sosyal medyanın da en aktifleri.
Ve onlar, bulaştırdığınız şeylerin en iyi taşıyıcılarıdırlar, yayılma gücü onlarda.
Aradaki keskinliği anlamanız için diğer aklı başında, sorumluluk sahibi olanlara bakalım şimdi.
Bu, 24 yaş sonrasına denk gelir takriben. İş, sorumluluk, mantık ve olgunluk sinmeye başlar bu yaşlardan sonra. Aile kurmuş olsun yada olmasın dünya kadar sorumlulukları vardır yeterince.
Ve senin ne kadar sıkı takipçin olursa olsun, bir z kuşaklı kadar katkı sunamaz tanınırlığına.
Çünkü “etkileşim” oyununu bile rasyonelize etmiştir. Kaynaklarının sınırlılığını fark etmiştir. Ölçülüdür ve çoğu zaman da tutumlu.
Bu gözü açıkları doyurmak zordur.
Zaten sosyal medyanın ergen kuşağı kadar aktif değiller. Üstüne üstlük birini desteklemek gerektiğinde noksansız tutarlılık ve kalite ararlar. Ama onlara devamlı bu seviyede bir değer sunmayı sürdürmek zordur.
Bu anlamda sadece aklı selim olanlarla yürümek bir yerden sonra ilerleyişinizde tıkanıklık hissettirir.
Sonuç olarak, burada asla ergen dalkavukluğu, onlara şirin gözükmekten bahsetmiyoruz. Ama ne kadar ciddi ve önemli meseleler olursa olsun, sesinizi çoğunluğun da anlayacağı bir şekile büründürmekte yarar var.
Çünkü kişisel markalaşma hedeflerinizde sektörünüzdekilerden destek beklemek, en çok hüsrana uğrayacağınız şeydir. Lüzumsuz bir temenni.
Sektörünüzdekilerin (insider) sizi destekleyeceği durumlar çok nadir olacaktır (çoğunlukla rekabet nedeniyle). Markalaşmayı asıl kolaylaştıran şey, oyuna dışarıdan dahil ettiğiniz kişilerdir (outsider). Ve bunun için de davet edebileceğiniz gönüllü grup, en yeni jenerasyondur.
Kendime not kalmasın, buraya da koyayım faydalanılsın istedim (: